7 Kasım 2014 Cuma

Dizi filmler de olmasa...


Bakacakkadı'da otururken komşumuz olan bir hanım teyze, dizilerin gün ve saatlerini yazdığı bir defter tutardı. O zamanlar (2007-2008 yılları) bu kadar çok dizi yoktu elbet, ama aklı karışıyordu ki tutuyordu işte. Şimdilerde o kadar çok dizi var ki, hakikaten insanın not alması gerek hepsini takip etmesi için.

Öyle çok sayıda dizi izleyen birisi değilim. O nedenledir ki bazen aklıma geliyor, yahu şu dizi vardı, artık görünmüyor, ne oldu ki diye düşünürken bir bakıyorum, "final yapmış", yani tarihe mal olmuş :)

Şimdi durup dururken neden bu yazıyı yazıyorum? Dünyanın memleketin onca sorunu varken, oldu mu koca adamdan böyle bir yazı?! Valla oldu. Gülse Birsel, artık Yalan Dünya'nın sona ereceğini  açıklamış. Avrupa Yakası'nın tekrarı hissini veren ve onun başarısının gölgesinde kalan bu diziyi takip etmeye çalışıyordum. Zira farklıydı. Diğer dizilere bakıyorsunuz, ortak yanları:
  1. Bir holding sahibi, güçlü aile mutlaka var.
  2. Haliyle maddi sorunlar yok, manevi sorunlar var. Aşk, entrika filan...
  3. Birsürü absürt olur olmadık konular da cabası.
Yalan Dünya, kurgusu ile insanın biraz "kafasını dağıtabildiği" ama yine de "özgün" olamayan bir yapıttı ama yine de değerliydi benim için.

Taa ki Aramızda Kalsın'a kadar. Yok böyle birşey. Aile ilişkileri, saf, temiz, artniyetsiz olmanın güzelliği, ne kadar iyi şey ararsanız var bu dizide. Sadece "kafa dağıtmıyor", sizi kendinize, kültürümüzün, insanlığımızın öz değerlerine geri getiriyor. İyi ki var ve hep böyle devam eder uzunca süre.

Not defterine de gerek kalmadı. Dizi bir tane olunca...