8 Mayıs 2015 Cuma

Hayatı yeteneklerinize ve isteklerinize göre şekillendirmek, zor mu?

Bugün Zeki Alasya'yı kaybettik. Başımız sağ olsun. Onun bize kattığı çok şey vardı. Oyunculuğu ile mizahı, ama güldürürken düşündüren, içimizdeki çocuğu, olması gereken saflığı, iyi niyeti, güzel ne varsa bunları oyunculuğunda ortaya koyan birisiydi. Metin Akpınar ile yıllarca süren ortaklığı örnek olması gerekir, her ne kadar son dönemde yollarına ayrı devam etseler de...

Zeki Alasya'nın vefatı, bugünlerde üzerinde düşündüğüm bir konuda bize ders verir nitelikte. Sir Ken Robinson adında bir eğitimbilimci var. Günümüz eğitim ve iş alanının son yüzyıllarda sanayi devrimine göre şekillendirildiğini, çocuklarımızı, hatta kendimizi de sanayinin (veya daha geniş tanımla küresel sermayenin) isteklerine göre meslek sahibi olmalarını ve böylece hayatlarını kazanmaları yönünde teşvik ettiğimizi söylüyor. Çok doğru aslında. Çocukken top oynuyor, koşuyor, resme, müziğe ve daha pekçok şeye, hatta çamurda oynamaya bile ilgi duyuyorken insan, büyüdükçe değişiyor veya değiştiriliyor. Çoğu zaman müzikle, oyunculuklar, resimle vs. geçnilemeyeceği varsayımıyla insanlar reel sektör denen canavarı besleyecek meslekleri yapmaya heves ediyorlar. Bilmem ne mühendisi, bilmem ne uzmanı. Yeteneklerimizden, taa gönlümüzün bir köseşinde unutulmuş uğraşılardan uzak, başka başka amaçlara hizmet eden işler. Daha çok para kazanmak, daha rahat yaşamak, daha afilli olmak için. Ya o hayaller, onlara ne oluyor? Koca ömür geçip gidiyor.

İşte Zeki Alasya, yetenekleri ile var olan, istediğini yapan, bunu da yaptıkları ile ispatlayan birisi idi bence. Çok kazanmamış olabilir hayatta maddi anlamda. Ama manevi olarak çok zengin aramızdan ayrıldı bence, ne dersiniz?

Nur içinde yat, Zeki Alasya.