27 Kasım 2012 Salı

24 Kasım 2012 Cumartesi

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun!

Tüm öğretmenlerin, mesleği öğretmen olan olmayan, insanlara birşeyleri öğretmek için çabalayan, güzellikleri, doğruları, ahlaki davranışları, tüm ama tüm iyi değerleri öğretmeye baş koymuş herkesin Öğretmenler Günü kutlu olsun.

Benim de üzerimde emeği az-çok olan pekçok öğretmenim oldu. Kimileri ile hala görüşüyorum. Hepsinin öğretmenler gününü kutlarım.

Beni de bir öğretmen olarak gören öğrencilerim öğretmenler günümü kutluyorlar. Onlara da teşekkür ederim.

Ve Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK'ü de buradan rahmetle anmak istiyorum. Kurtuluş Savaşı sonrasında asıl kurtuluşun her alanda aydınlanma ve bilinçlenme olduğu ilkesi ile büyük bir mücadeleye girişen ve arkasına tüm ulusu katan Atamızı saygıyla anmak istiyorum. Onun her fırsatta okulları ziyaret ederek, öğrencilerle birlikte ders dinlemesi, onlara moral vererek aydınlık bir Türkiye'nin önünün açılması için çaba göstermesi ne büyük bir erdemdir.

Lütfen, öğretmenlerimizi birgün değil her zaman hatırlayarak onlara haklarını vermeye çalışalım.

Sağlıcakla kalın.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Balkondaki çiçek ve çilek

Askere gidince Aysel ve Eren de gelmişti Tekirdağ'a. O sıra evimizdeki çiçekler ölmüştü. Sonra Eren küçük olduğundan alerji yapar diye pek çiçek dikmedik. Ama yaklaşık 10 ay önce taşındığımız evimizin balkonunda çiçeklik vardı. Az buz da toprak almıyordu hani ama bunlardan bir odanınkini ve mutfağınkini toprakla doldurduk ve çiçek diktik. Yazın odanın balkonunda oturup çiçekleri seyrederek çok çay içtik.

Yazın mutfağın çiçekliğine domates ve çilek dikmiştim. Toplam 4 domates oldu. Çilek için hiç dökmedi (galiba vakti de geçmişti) ama ölmedi de. Yayıldıkça yayıldı. Ben de kuruyan domatesleri söküp yanına yukarıdaki çiçeği diktim. Havaların soğumasına rağmen tuttu, çiçek de açtı. Bu sarı çiçek de (adını bilmiyorum, latincesini de) pek bir arsız. Hemen tohumları dökülüyor ve yenileri çıkıyor. Pek de bir dayanıklı maşallah.

Sözün özü, çiçek dikmek ve yaşatmak güzel. Allah'ımi sen ne güzellikler yaratmışsın böyle!...

12 Kasım 2012 Pazartesi

O'nu kaybetmemişiz.


Bu On Kasımda ne yazayım ne yazayım derken, Hürriyet'teki haber imdadıma yetişti. Zira, bilindik şeyler yazmaktan kaçınmak istiyordum.

Demek ki 3 yıl önceymiş. Bir haber, "Atatürk" markası adının bir Birleşik Krallık vatandaşı tarafından alındığını ve buna karşı Türkiye'nin açtığı dava "Atatürk Orman Çiftliği" markası altında satılan ürünler örnek gösterilerek kaybedilmişti. Ancak 3 yıldır süren çaba lehimize işlemiş ve davayı kazanmışız. Dilerim sadece O'nun marka adını değil, O'nu öğrenen, anlayan, bilen ve O'nun ilkelerini uygulayan nesilleri de her zaman kazanırız.

Haber için: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21892305.asp

Ve sevdiğim şairlerden Orhan Seyfi Orhon'un şiirini sizinle paylaşmak istiyorum:

GİDİYOR
Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine;
Gidiyor, onyedi milyon kişi takmış peşine
Gidiyor, onsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla
Gidiyor, izleri üstünde birikmiş yaşlar;
Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar.
Gidiyor, harbin o korkulu aslan yelesi
Gidiyor, sulhün ufuklarda yanan meş'alesi..
Yine bir devr açacakmış gibi ne başta o var
Hıçkıran seste o var, sesiz akan yaşta o var
Siliyor, ruhunun ülviği fani etini,
Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini
Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça;
Büyüyor, gitgide gözlerden uzaklaştıkça.

Orhan Seyfi Orhon